TARİHİMİZ
KIRANARDI TARİHİ
2.1. Kıranardı`Nın Kuruluş Yeri ve Adının Menşei
Kayseri şehrinin güneyinde, batı ve güney kesimlerinde Erciyes`in silsilesi olan küçük dağ ve tepelerle çevrili dik bir sırtın doğu yamacına kurulmuştur. Batısında Hisarcık Kasabası, doğusunda Endürlük Köyü, güneyinde Cebir Köyü, kuzeyinde ise Melikgazi İlçesi yer almaktadır.
XVI. asrın başlarında kurulmuş olan yerleşim biriminin coğrafyasında daha önce bir yerleşim olduğunu kanıtlayan bir belge yoktur.
Halk arasında anlatılan rivayetlere göre; kasabanın güneyinde Yünlütepe ile Yağlıpınar arasında Çanlı Kilise mağaraları bulunmaktadır. Burada 4.5 adet mağara ve yerleşim kalıntıları vardır. Mağaranın girişinde bir adet kilit taşı bulunmaktadır. Mağara duvarları Horasan harcı olarak isimlendirilen sıva ile sıvanmıştır. Burası Roma dönemine ait yerleşim yeridir ve bir kilise ile çanı bulunmaktadır. Bölgeye Çanlı Tepe ve Çanlı Kilise denmesi de bu rivayetten kaynaklanmaktadır. Halk arasında bu mağaraların Asar Kalesine kadar ilerlediği de rivayet edilmektedir. (Bakınız Resim : 4.a.b.c.d )
Hisarcık Asar mevkiinde derenin sarp ve dik yamacında kayalardan oyma 4 katlı ve su depoları bulunan bir kale vardır. 1938 yılında kalenin “ikinci katına bir insan geçebilecek kadar dar ve dik sekiz basamaklı merdivenle çıkılmakta diğer katlara buradan geçilmekte idi. Dördüncü kattan sonra dar bir dehlizden yüz metre aşağıya inilerek su alınmakta” [1] idi.
Bugün kalenin içine üçüncü katından girilebilmektedir. Üçüncü kattan dördüncü kata inilmektedir. (Kale katları yukarıdan aşağıya doğru sayılmaktadır) İkinci kattaki merdiven yıkılmış olduğu için bu kata ulaşılamamaktadır. İkinci katın tabanında yıkılmalar ve çökmeler olmuştur. Buralardan ikinci kat kısmen görülebilmektedir. Kalenin birinci katının giriş ve diğer katlarına geçiş kapanmış olduğu için bu kata da ulaşılamamaktadır.[2]
Kasabanın kuruluşu ve ismi ile alakalı halk arasında anlatılan rivayetler ise şu şekildedir:
Hisarcık ile Hacılar arasında bulunan Kızıltepe`nin kuzey kesiminde şimdiki Karacaören bağları mevkiinde Türkmenlik yapan Kayı boyundan bir Türk kabilesinin bu mezrada yaşadığı bilinmektedir. Mezrada yaşayan bu kabile zaman geçtikçe hayvanlarını otlatmakta güçlük çekmişlerdir. Sürekli olarak komşu mezra ve cemaatlerle hayvan otlatmak yüzünden kavga etmektedirler. Bu olaylar karşısında mezra halkından Mahmut oğlu Hazma Cim ile Mustafa oğlu Yusuf Cim yanlarına Yusuf oğlu Mehmet Mim ile Muhsin oğlu Yusuf Mim`i alarak sürüleri ile birlikte şu anda Hisarcık Kasabası sınırları içerisindeki Hasankayası denilen bölgedeki araziye yerleşmek istemişlerdir. Hisarcık köyü halkı buna karşı çıkarakşu kırın ardına yerleşin, orada hayvanlarınızı otlatacak yer ve su var. Hem de orada inler mağaralar var, demişlerdir. Hasankayası mevkiinden ayrılarak şu andaki kasabanın Nemezgah Caddesi Aşağı Cami bölgesindeki inlere bir aile, Seten bölgesindeki inlere ise diğer Türkmen ailesi yerleşmiştir.
Diğer bir rivayete göre ise köyün kurucuları yurt edinmek istediklerinde Hisarcık köyü halkı Senir Tepesini göstererek “şu kırın ardına yerleşin” demişlerdir.
Kasabanın ismi de Hisarcık Kasabası halkının bu kişileri kırın ardına göndermeleri ile bu coğrafyanın adı “kırın ardına” söyleminden Kıranardı olarak günümüze kadar geldiği rivayet olunur.
Kıranardı kelime olarak (kır) kelimesiyle başlamasına rağmen gövdesi anlamı itibariyle kırın arkasında olmayıp bir küçük tepe arkasındadır. Kelime anlamı esas olarak incelendiğinde ve bölge coğrafi konumuna bakıldığında (kara) eski Türklerde tepe, büyüklük, ululuk, anlamı ifade etmekle ve böylece (kara ardı) kelimesi itibariyle dağın arkasına konan oba, köy anlamındadır ve bu tespitle kasabanın isminin Kıranardı şeklinde isimlenmesi sonucunda telaffuz edilmektedir.[3]
Kıran kelime olarak dağ sırtı, tepe, bayır anlamlarıyla birlikte birbirine paralel olarak uzanan iki akarsu arasında kalmış dağ sırtı anlamındadır.[4]
Kayseri`nin Osmanlılar tarafından fethini müteakip Kayseri`ye bağlı bir köy olan Kıranardı`da Osmanlı idaresine dahil edilmiştir. Kasabanın Osmanlı dönemindeki gelişimini takip etme imkanına sahibiz. Kayseri sancağı ilk defa 1476`da tahrir edilmiş olup bu tahrir defteri elimizde mevcut değildir. XIX. yüzyılın ortalarına kadar Karaman Eyaletine tabi olarak kaydedilen Kayseri`nin 1500 ve 1520 tarihli bir kanunnamesi vardır.
Kıranardı hakkındaki mevcut en eski bilgiyi Başbakanlık Osmanlı Arşivi, Maliyeden Müdevver Defteri Tapu Tahrir Defteri, 20vr. 23a; TD387, s.206 nolu 1500 tarihli bu vergi belgesinden öğrenmekteyiz. (Ek: 1)
Bu vergi belgesine göre Kıranardı karyesini Hamza Veled-i Mahmud Cim, Mehmed Veled-i Yusuf Cim, Yusuf Veled-i Mustafa Mim, Yusuf Veled-i Muhsin Mim`den oluşmaktaydı.[5] Köyün hasıl-ı divanisi; galle, resm-i çift, öşrü bağ, öşrü kovan ve bad-ı hava hasılı yekünü 432 akçe idi.
1520 yılı temettuat defterine göre Kıranardı malikanesi mülk ber muceb-i defter-i atik divanisi Yusuf Veled-i Mustafa Cim, Hacı Mehmed Veled-i Mehmed Cim, Taştimur Veled-i Sefer Kef`ten oluşmaktaydı. Hasılı öşr-i kovan 20, öşr-i bağat ve meyve 250, resm-i ganem 5, resm-i çift 84, öşr-i şair (arpa), öşr-i kendum (buğday), resm-i tapu ve bedestani 61, bad-ı hava 30, yekün 808 akçedir.[6]
Kıranardı XVI. yüzyılda Cebel-i Erciyes nahiyesine bağlıdır. Bu nahiye adını, Kayseri`nin ve İç Anadolu`nun simgesi olan Erciyes Dağından almıştır.[7] 1500 ve 1520 yılları arasındaki dönemde Cebel-i Erciyes Nahiyesinde 8 köy ve 8 cemaat bulunmaktadır. Bu dönemde malikanesi mülke, divanisi tımara tahsis edilen köyde 1500`de 4 hane 1520`de 3 hane nüfus bulunmaktaydı. Ziraatle meşgul olan köy halkından alınan vergi hasılı 1500`de 432 akçe, 1520`de 808 akçedir. Köyün hane sayısında düşme olmasına rağmen alınan vergi hasılında %85`lık bir artış olmuştur.[8]
Kıranardı köyünde XVI. asrın başlarında arazinin tımar ve mülk arazi olmak üzere iki kısım olduğunu görüyoruz.
Tımar, herhangi bir toprak parçasının veya birden fazla toprak parçalarının yılda yirmi bin akçeden az olan gelir miktarının muayyen bir vazife ve gelir karşılığında ve belli şartlarda bir şahsa münferiden veya birden fazla kimseye müştereken tahsisi hakkında kullanılan bir tabirdir. Aynı tarzda yapılan tahsisin miktarı yirmi bin akçeyi geçer ve yüz bin akçeye varmazsa buna zeamet, yüz bin ve daha fazla olursa has denirdi.[9]
Osmanlı tımar sistemi, çeşitli kaynaklarda ve araştırmalarda belirtildiğine göre, Halifeler devri, Büyük Selçuklu, Anadolu Selçukluları, İlhanlılar ve daha sonra kurulan Türk Beyliklerinin ikta sisteminin bir devamı şeklindedir. Tımar sahipleri tamamen merkezi idareye bağlı oldukları gibi, toprak üzerinde sadece kiracı durumunda idiler. Yetkileri devletin koyduğu kanunlar çerçevesinde sınırlandırılmıştı. Her zaman için toprakları ellerinden alınabilirdi. [10]
Mülkiyeti şahıslara ait olan, haraç ve öşür alınmayan arazilere mülk arazi denilmekteydi. Osmanlı Devleti, yeni fethedilen yerlerdeki arazi sistemine dokunmamış; kendi arazi sistemini tedricen tatbik etme yoluna gitmiştir. Kayserinin fethinden sonra da bu aynen uygulanmıştır. Fethi müteakip, mevcut olan mülk araziler korunmuş, daha sonra bunlar Osmanlı arazi sistemine dahil edilmiştir.[11]
Köyün kuruluşunda 4 hane iken; köy halkından bir ailenin Andronik köyüne göçmüş olduğu için 1520`de 3 haneye düştüğü bilinmektedir.
1700-1730 seneleri arasında Kıranardı, Nahiye.i Köstere`ye bağlı otuz dokuz köyden biri idi.[12]
Köy halkı arasında eşkiyalık yapanlar olduğunu; 21 Haziran 1728 tarihinde Endürlük köylülerinin eşkiyalardan Kıranatlı Mustafa, Saççıoğlu Ahmet ve Mehmet Çelebi, Murat ve Ömer`in kendilerini tehdit ederek evlerini, hayvan ve yiyeceklerini yağmaladıklarını bildiren ve Kayseri kadısına verdikleri dilekçelerinden öğrenmekteyiz.[13]
1831-1860 tarihli “Kayseri Nüfus Müfredat Defteri”nde yer alan Kayseri ile ilgili belgelerde Kıranardı karyesi kamilen “Müslim” olarak belirtilmektedir.[14]
1831 yılında yapılan nüfus sayımı ile Kayseri Kazasına tabi köyler hakkında umumi bilgilere ulaşılabilir. Ancak nüfus sayım defterinde birkaç varak kaybolmuştur. Bu varakların içinde Kıranardı`ya ait olanlar da vardır. Fihristte olup; sayfaları olmayan köyler için fihristten yararlanarak çok az bir hata ile şu sonuca ulaşılmaktadır. Tahminlere göre Kıranardı`ya iki varak ayrılmıştır. Çoğunlukla bir varaka kırk hane kaydedilmiştir. Bir hanede de beş kişinin olduğu varsayılarak (2x40=80) hane ve (80x5=400) nüfusu olduğu sonucuna varılmıştır.[15]
19. y.y içerisinde köy sınırları içerisinde yetişen cehri bitkisi halkının geçiminde rol oynar. Bu yüzyılın içerisinde Kayseri kazasında cehrilik oldukça gelişmiş ve gelir getiren bir tarım kolu olmuştur.
Cehri bitkisi 1-1,5 metre boyunda susuz, kıraç, topraksız yerlerde, kayaların arasında yetişir. Bünyan`dan Erciyes`in eteklerine kadar uzanan doğrultudaki tepelerin yamaçlarında bu bitkinin tarımı yapılır. Cehrinin siyah bezelyeden küçük kurutulmuş tohumlarından boya ve boya maddesi elde edilir. Cehri ile sarı ve kırmızı renge boyanan sahtiyanlardan yapılan ayakkabılar İstanbul pazarlarında ve sarayda en çok aranan mallar arasında idi. Kayseri`de bol miktarda üretilen cehri bitkisi Avrupa`ya ihraç edilmektedir. 19. y.y. sonlarında bir batman (8 kg.) cehrinin 1 Osmanlı altın lirasına satıldığı, normal bir ailenin yıllık cehri üretimi 35.40 batmanı bulmaktadır. Cehriden 35.40 altın lira elde eden bir aile bu paranın 5.10 lirasına bir yıllık geçimini temin ederdi. Ancak bu yüzyılın sonlarında (19. y.y.) Avrupa`da boya ve boya maddelerinin sentetik yollardan imal edilmesi neticesinde cehri ihracı durmuş ve buna bağlı olarak 1930`lu yılların sonundan itibaren cehri üretimi tamamen terk edilmiştir.[16]
2.2. Şer`iyye Sicillerinde Kıranardı
Şer`iyye sicilleri bir yörenin sosyal hayatı, halkın yaşayışı ve davranışları hakkında bilgi veren en önemli kaynaklardandır. Kayseri Şer`iyye Sicillerinde yer alan Kıranardı Kasabası ile ilgili kayıtlara örneklerden bazıları şunlardır:
Karye-i Kıranardından Mahmut bin Şaban nam kimesne meclisi şer`e gelip karye-i mezbure imamı Abdurrahman karye-i mezbure kurbunda namazgahda bir kavak budak kesib ol budak oğlum oğlum sagir Receb`in başına düşüp yarıp ol cerahatta vefat etdi kıbel-i şerden üzerine varılıp keşf olunmasını talep ederim deyücek kıbel-i şer`iden Molla Mehmet ta`in olunmağın mirliva canibinden Mustafa ve zeyli kitapta mesturu`l esami olan Müslümanlar ile mevzii mezbure varıb mezbur Recep nazar ettikte başını yarmış beyni çıkıp ol cerahattan vefat edip beyni hahruf mevzii merkumede yazılunup mezbur Abdurrahman`a sual olundukta fi`l vaka kavak budağını ben kesdim oğlun altında idiğini bilemedim oğlunun üzerine düştü dedi mezbur Mahmut husus-u mezbure müte`allik Abdurrahman`dan gayri ahaliyi karyeden da`vam yok dediğini mezbur Mehmet gelip haber vermeğin ma huve`l vaka gıbbe`t taleb ketb olundu.
Şuhudü`l hal
Şab Şerli Sefer bin Mustafa, Hazma Dede bin Hüseyin, Ali Beşe Çukadar, Mahmut Halife bin Himmet, Hazma Beşe bin Abdullah, Hüseyin Beşe bin Abdullah, ve gayrihum.
Fi`l-seb`in fi- 26 şehri mezbur.[17]
Medine-i Kayseriyye muzafatından Kıranardı nam karye sükkanından baisü`l vesika Yusuf ibn-i Mustafa nam kimesne meclis-i şer`i hatir.i lazimü`t.tevkirde karye-i mezbure ahalisinden Mustafa ibni Himmet üzerine dav`a ve takriri kelam edüb yine karye-i mezbure ahalisinden olub, bundan akdem bila veled-i zikr fevt olan Ali Sofu nam kimesnenin yine karye-i mezbure toprağında vaki` taht-ı tasarrufunda inde`l- ahali ve`l-ciran ma`lümü`l-hudud üç kıt`a tarlalarını müstehik tapu olmağ ile karye-i mezbure sipahileri Mustafa Ağa ve Yusuf Ağa nam şahıslar zikr olunan üç kıt`a tarlaları bana resm-i tapusun alub yedime mahza ve mahtum tapu temessükü vermişler idi. Halen mezbur Mustafa zabt ve tasarrufumdan men murad eder, yedimde olan temessüke ba`de`n nazar mezbur Mustafa`dan sual olunsun deyu mazmun-ı min külli`l-vucuh takdirine mutabık bulunmağın karye.i mezbure sipahileri Mustafa Ağa Yusuf Ağa`nın hat ve hatimlerini müştemil tarih-i mezkur ile müverreh tapu temessükünü ibraz etmeğin gıbbe`s-sual mezbur Mustafa cevabında zikr olan tarlaları on beş seneden beru sahib-i arz-ı ma`rifetle zabt ve tasarruf ve ziraat ederim deyu daf`ayla mukabele edecek, merkum Mustafa`dan minval-i muharrer üzere ma`rifet-i sipahi ile mutasarrıf olduğuna temessük taleb olundukda temessüküm yokdur bila temessük zabt ve tasarruf ederim deyu cevap vermeğin müdde-i mezbur Yusuf zikri mürur eden tarlaları ber muceb-i temessük zabt ve tasarruf edüb, mezbur Mustafa bi-vech.i muarazadan men`e tenbih birle gıbbe`t-tasdiki`ş-şer`i ma hüve`l- vaki bi`t taleb ketb olundu. Min şevval li sene 1094.
Şuhudü`l hal
Ebubekir el Muhdar, Salihlioğlu Muhdar Efendi, Seyyid Osman Çelebi, Ahmed Çelebi.[18]
Mahruse-i Kayseriye`ye tabi Kıranardı nam karye sakinlerinden Muhammed bin Sefer nam kimesne mahfil-i kazada kızkarındaşı Fatıma nam hatun mahzarında da`va ve takrir-i kelam idüb; karye-i mezburede vaki inde`l-ciran ma`lumü`l-hudud babasından ırs-i şer` ile intikal iden bir kıt`a bağdan ve menzilden kendine isabet iden hisse-i şayiasını bana bir riyali kuruş ve bir mısır alacası ve bir çömleklik ketene badel bey` idüp hala zabtıma mani`olur sual olunup kasr-ı yed olunması muradımdır dedikde, gıbbe`s-sua`l mezbure Fatıma cevabında bağdan isabet iden hissemi verdim. Lakin menzil-i mezburdan isabet iden hissemi vermedim diye inkar ile cevap verdikde, müddei-i mezburdan da`vasına muvafık beyine taleb olundukda beyyineden aciz ve kasır olmağın mezbure Fatıma`ya yemin teklif olundukda yeminden nükul itmeğin bade`l-yevm mezbure Fatma huaraze men` olunub, ma.hüve`l-vaki bi`t-taleb ketb olundu. Tahriren fi evahir-i Zilkadeti`ş-şerife li sene hams ve hamsin ve elf.
Şuhudü`l hal
Ali Beğ bin Mustafa, İsa Beşe bin …, Ebubekir bin Üveys, Osman bin Muhammed, Ramazan bin Mahmud.[19]
Medine-i Kayseriyye`ye tabi Kıranardı nam karyenin imamı Es.Seyyid Mehmed halife ve cemaatten Mehmed ve Veli İbni Bayezid ve Musa bin Halil ve Mustafa bin Bekir ve Ali bin Kara Sefer ve Abdürrahman bin El-Hac Veli ve Veli bin Abdürrahim nam kimesneler ve sayirleri meclis-i şer`i şerifi lazimüt-teşrifde her biri takrir-i kelam ve tabir-i ani-l meram edip karye-i mezkur al`asında vaki Eşeközü ve Yumrutepe demekle ma`ruf olup karyemize müteheyyi olan Gömü derenin al`asından ve evasıtında ve esfelinde Çokan hüda pınarlardan mütecemmi olup deresıra kadimi karyemiz cari olmağla yüz seneden mütecaviz eba an ceddin karyemiz kavmi istiklali zabt ve bağ ve bahçelerimizi ve ekin tarlalarımızı su vurup karye-i Endürlük zikr olunan suya ba`id olduğundan maada kendülere edecek suları var iken bizim cemaatimiz fukara olup ve karye-i mezbure zımmileri kesir ve kuvve olmağla birkaç sene mukaddem kesrete salik olmağla ittifak ve cemiyet ile zikr olunan suyumuzun önüne muhkem sed ve hark-ı azim etmekle taallüben karyelerine akıdıp ve bağ ve bostanlarını su vurup bizim bağ ve bostanlarımız ve ekinlerimiz kurutup kabil-i intifa` olmamağın zarar ve ta`dilini erkan-ı devlete ilam eylediğimizde şeyhül-islam hazretlerinden fetvay-ı şerife ve karye-i mezbure zımmilerinin zarar ve ta`dileri men olunmak babında emr-i şerif sadaka olunmuştu. Halen üzerine varılıp tayife-i mezburenin zarar ve ta`dileri men ve kadimi suyumuz yine uslub-ı sabık üzere karyemize icra olunmak matlubumuzdur deyu takriri meşruhuna mutabık fetvay-ı şerife mucibinceemr-i münif ibraz edip imtisalen li emri-l hak husus-u mezkurun keyfiyeti mütebeyyin olmak için canib-i şer`den fahrü-l müderrisinü-l kiram bab naibi Mevlana Mehmed Efendi İbn-i Ahmed Ağa irsal olunup ol dahi zeyl-i kitabta muharrerü-l esami cemaat-i müslimin ile zikr olunan suyun mahreci olan mevazın üzerine varıp etraf ve eknafına nazar eylediklerinde mevzi-i mezkur karye-i Endürlük`e ba`id Endürlük zımmilerinin mülki olmadığını ve karye-i Karaköse`ye karib ve dairesi dahilinde olduğunu ve karyeyi Enderlük zımmileri zikr olunan suyun önüne sed yapıp karyelerine icra için hark yapıp mecray-ı kadiminden tahvil eylediklerini mevlanay-ı mezbur mahallinde zabt ve tahrir ve badehu meclis-i şer`a gelip vuku üzere inha ve takrir etmeğin zımmiyyeteyn-i mezbureteyn ahalisi vafia-i şer` olmak için karye-i merkume Enderlük ahalisinden Küle veled-i Kül Murad ve Devlet veled-i Kayabani ve Kösdenil veledi Dükenci ve Hacı İskender veled-i Rumbeyi ve Hacı Sefer veled.i Seltaneşe ve Enyebek veled-i Hacı Kasarayil ve Sefer veled-i Ruşan ve Murad veled-i Zekeriyya ve Kereki veled-i Yagobnam zımmiler ve sayirleri ihzar-ı şer`i şerif olup husus-u mezkur kendilerine sual olundukda cevablarında zikr olunan suyun önüne sonradan sed edip ve hark kazıp karyelerine alıp kendileri ikrar edip lakin zikr olunan suyu karye-i Kıranardı cemaati müddet.imedide eba-an ceddin istiklal zabt eylediklerini inkar eylediklerinde karye-i mezbure Kıranardı cemaatinden takrirlerine muvafık beyine taleb olundukta udul-i müsliminden olup hasen ve ihtiyar kimesnelerden halen şehirde sakin Ali bin Mustafa ve Karye.i Hisarcık`tan Hasan bin Musa nam kimesneler li eclü-ş-şehade meclis-i şer`a hazıran olup istişhad olunduklarında fi-l hakika zikr olunan derenin al`a ve evasıtından çıkıp mütecemmi olan su kadim-i eyyamından dere suyu karye-i Kıranardı`ya akıp müddet-i medid zamandan berü aba an cedid karye-i Kıranardı cemaati istiklali zabt ve bağ ve bahçelerine ve ekinlerini su vurup gelirken karye-i merkume Enderlük zımmileri teallüben sonradan zikr olunan suyun önüne sed çekip ve hark kazıp karyelerinin bağ ve bahçelerine icra ettirip karye-i Kıranardı Müslümanlarına gadr ve teaaddi ettiklerine şahidleriz şehadet dahi ederiz deyu her biri eda-i şehadet-i şer`iyye eylediklerinde bade riayet-i şerayitü-l kabul şehadetleri makbule olmağın ber mucib-i emr-i a`li fetvay-ı şerife karye-i Enderlük zımmileri zikr olunan suya taarruzdan men birle ma hüve-l vaki bit-taleb ketb olundu. Fi-l yevmü-t-tasi`aşer min Saferül hayr sene 1078.
Şuhudül hal
Esseyyid Mustafa Çelebi bin esseyyid Mustafa Çelebi, Fahrül eşyan Halil Ağa ibni Elhac Kalender Ağa, Fahrül akran Süleyman Ağa ibni Ali Ağa, Hasan Bey Bin Çıplak Ali Bey, Abbas Bey bin Abdullah Akçakaya, Ahizade Ali dede, Mustafa Çelebi bin Bayram Bey, Hacı Hasan bin Hacı Mehmed, Bakkal Hasan bin Ali, Ahmed Çelebi bin Hacı Musa, Yusuf Çelebi bin Ahmed, Hasan bin Mustafa Zülkadir, Hacı Ali bin Hacı Yusuf Develili Mahmud ve gayruhum.[20]
[1] Fahri Tümer; “Köy Tetkikleri; Hisarcık Köyü”, Erciyes Halkevi Dergisi, Kayseri Mart 1938, s. 27.
[2] Yasemin Deker; Hisarcık Kasabası, Lisans Tezi, Kayseri 2005, s. 15.
[3] http://www.kiranardi.bld.gov.tr/index.asp?gid=sayfa&sayfa_id=108
[4] Türkçe Sözlük, C. II, TDK Yayınları, Ankara 1988, s. 853.
[5] Cim evli, mim bekar anlamındadır.
[6] Başbakanlık Arşivi,13874 NumaralıTemettuat Defteri.
[7] Ronald C. Jennigs; The Erciyes Mounts In The Sixteenth Centruy, s. 149.151.
[8] Mehmet İnbaşı; XVI. Yüzyıl Başlarında Kayseri, İl Kültür Müdürlüğü Yay, Kayseri 1992, s. 97.
[9] Midhat Sertoğlu; Osmanlı Tarih Lügatı, İstanbul, 1986, s. 338.
[10] Yusuf Halaçoğlu; XIV.XVII. Yüzyıllarda Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, TTK, Ankara 1998, s. 94.
[11] Mehmet İnbaşı; XVI. Yüzyıl Başlarında Kayseri, İl Kültür Müdürlüğü Yay, Kayseri 1992, s. 154.
[12] Mehmet Karagöz;”XVIII.Asrın Başlarında Osmanlı İdari Taksimatı İçerisinde Kayseri`nin İdari Durumu”, I. Kayseri ve Yöresi Tarih Sempozyumu Bildirileri, Kayseri 1996, s. 143.
[13] Ali Tuzcu; Karsu 2001 Kayseri Dünü Bugünü Takvimi, Haziran Ayı.
[14] Mustafa Keskin; Kayseri Nüfus Müfredat Defteri (1831.1860), Kayseri Büyükşehir Belediyesi Kültür Yayınları, Kayseri 2000, s. XIV.
[15] Hüseyin Cömert; Kayseri`de İlk Nüfus Sayımı 1831, Kayseri İl Özel İdare Yayınları, Kayseri 1993, s:VII.
[16] Hüseyin Cömert; “19. Yüzyıl Kayıtlarında Talas”, III.Kayseri ve Yöresi Tarih Sempozyumu Bildirileri (06.07 Nisan 2000), Kayseri 2000, s. 99.
[17] Selahaddin Çördük; 20/1 Numaralı Kayseri Şer`iyye Sicili (H.1027/M.1617), Yüksek Lisans Tezi, Kayseri 1995, Sayfa No:93 Belge No:432.
[18] Muhittin Aydoğan; 91/1 Numaralı Kayseri Şer`iyye Sicili (H.1094.1095/ M.1683.1684), Yüksek Lisans Tezi, Kayseri 2002, Sayfa No:124 Belge No:274.
[19] Sefure Deveci; 55/2 Numaralı Kayseri Şer`iyye Sicili (H.1055/M.1645), Yüksek Lisans Tezi, Kayseri 2002, Sayfa No:160 Belge No: 408.
[20] Adem Yıldız; 74/1 Numaralı Kayseri Şer`iyye Sicili (H.1077/M.1667), Yüksek Lisans Tezi, Kayseri 2000, Sayfa No:124 Belge No: 137.
